Pages - Menu

16 Şubat 2012 Perşembe

MEHMED AKİF ERSOY'UN KENDİ KALEMİNDEN EDEBİYAT ve SANAT GÖRÜŞÜ

MEHMED AKİF ERSOY'UN KENDİ KALEMİNDEN EDEBİYAT ve SANAT GÖRÜŞÜ

Mehmed Akif, 8 Mart 1912 tarihli Sebîlürreşad'da yayınladığı "Edebiyat" başlıklı yazı ile bu husustaki görüşlerini ve derginin tutacağı yolu açıklamıştı. Yazıdan bazı parçaları (sadece arabaşlıklar ilave ederek) aynen alıyoruz

EDEBİYAT BİZİM İÇİN GIDADIR

Edebiyatı nasıl telakki ettiğimizi, nasıl bir meslek tutmak istediğimizi şimdiye kadar çıkan yazılarımız elbette göstermiştir. Şiir için, edebiyat için "süs", "çerez" diyenler var. Karnı tok, sırtı pek milletlere göre bu söz belki doğrudur. Lakin biizm gibi aç, çıplak milletlere süsten, çerezden evvel giyecek, yiyecek lazım. Onun için ne kadar süslü, ne kadar tatlı olursa olsun, libas hizmetini, gıda vazifesini görmeyen edebiyat bize hiç söylemez. (...) Bir de biz, edebiyatın vatanı olduğuna iman edenlerdeniz. O sebepten hiçbir milletin edebiyatını memleketimize mâl etmek istemeyiz.

EDEPSİZLİK BAŞLAYINCA, EDEBİYAT BİTER

(...) Sebîlürreşad'da görülecek eserler kaba olacak, saba olacak; lakin yerli malı olacak; hiçbir tarafında başka memleket mahsulü olduğunu gösterir damgası bulunmayacak. Bir de, az çok bir fayda temin edecek. Şayet ahlakî, içtimaî hiçbir fayda temîn etmezse, zararı bâri olmayacaktır ki, bir nazara göre bu da fayda demektir.
      Yazılarımız en namuslu aileler arasında okunabilmek üzere yazılıyor. Zaten bizim ictihadımıza göre edepsizlik başladığı noktada edebiyat biter.

MİLLETİMİZİ DEĞİL, KUSURLARIMIZI TENKİD

      Elverişli bulduğumuz her mevzuu yazacağız. Hele içtimai dertlerimizi dökmekten, yaralarımızı açıp göstermekten, hiç çekinmeyeceğiz. Bundan maksadımız birtakım zavallıların zannettiği, yahud zannettirdiği gibi milleti, ele, düşmana karşı maskara etmek değildir. Meramımız kendimizi değil, maskaralıklarımızı maskara etmektir. Ta ki ülfet neticesi olarak, her gün yapmaktan hiç sıkılmadığımız, hiç eza duymadığımız bir sürü fenalıkları yavaş yavaş bırakalım da elbirliğiyle insanlığa doğru bir adım atalım.

HALK İÇİN YAZACAĞIZ

      Görülüyor ki biz edebiyattan pek çok şeyler bekliyoruz. Evet, memleketin aklı başında olan evladı bize yan bakmaz da yardım edecek olursa, neden Osmanlıların milli, hakiki, insani bir edebiyatı vücuda gelmesin?
      Yazılarımızın gerek mevzuunda, gerek üslubunda, her şeyden evvel bütün Osmanlıları düşüneceğiz; yani mümkün olduğu kadar halka söyleyecek eserler meydana getireceğiz. Yoksa havas için yazı yazmaya yeltenecek derecede sersem değiliz! Zaten altı yüz bu kadar seneden beri yalnız havassı düşüne düşüne avam olmuş gitmişiz!

DİL NASIL OLMALI?

      Sade yazmak bizim için asıldır. Ne zaman bu asıldan ayrı düşmüşsek, mutlaka muztar kalmışızdır. Yalnız sadelikte "cennet"i beğenmeyip "uçmak", "cehennem"i bırakıp "tamu" diyecek kadar ileri gidecek değiliz. (...)




-Safahat'tan-



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder